04 Nisan 2004 - Hürriyet
AyÅŸe ARMAN
Bir arkadaşım var.
Kız Dame de Sion mezunu, kafası çalışan 
biri. BoÅŸ deÄŸil yani. Prizma, Rainbow, Labirent, psikiyatri seminerleri,
 psikanaliz deneyimleri, terapiler, Hindistan, UzakdoÄŸu, Tao... 
Kişisel gelişime kafayı fena takmışlardan biri. 
‘‘İyileşme Kitabı''nı uzattı ve dedi ki: 
‘‘Al bu kitabı mutlaka oku.'' 
Doç. Dr. Nusret Kaya'yla böyle tanıştım. 
Türkiye'de
 rüya analizi yapan ender psikiyatristlardan biriyle tanışmak için, o 
tuğla kalınlığındaki kitabı hatmettikten sonra Fenerbahçe'deki evine 
gittim. 
Genel akıma aykırı tezlerinin olması bence inatçılığının da bir göstergesi. 
Dakika bir, gol bir fotoğraf konusunda ters düştük. 
Şahane bir ışık var sokakta, o ise gelmek istemiyor parka! 
Kendisine
 danışanları evinde kabul ediyormuş, o yüzden parka çıkamazmış. 
İmaj-mimaj adamın umrumda değil. Varsa yoksa ‘‘içindeki ben''. Dışındaki
 ilgisini çekmiyor. Aynen üst beyinle ilgilenmediği gibi. O, bir alt 
beyinci. Durumu hemen izah edeyim: Nusret Kaya, bilim adamlarının çoğu 
gibi beyni sağ ve sol lop diye ayıranlardan değil.
Konuşurken, düşünürken, iş yaparken, üst beynimiz devrede.
Anne karnında, 0-2 yaş arasında, sarhoşken, rüya görürken, narkozdayken, alt beyin çalışıyor.
Takıntılarımızın çoğunu da, bu alt beyinle üst beyin arasındaki kopukluk oluşturuyor.
İkisi arasında tekrar bir bağ kurmak gerekiyor.
Ne yapıyorsunuz?
Alt
 beyninizle gördüğünüz o absürd ‘‘Ne ulan bu!'' dediğiniz rüyayı olduğu 
gibi muhafaza edip, (uyanır uyanmaz yazacaksınız, yoksa unutursunuz) 
Nusret Kaya'ya anlatıyorsunuz, o da size çözümleme yapıyor.
O bir tür ‘‘decoder.''
Ama bir rüya tabircisi, tefsircisi değil.
Yani kabak, onun çözümlemelerinde zengin erkek filan değil.
HaÅŸa!
Sakın ha, karıştırmayın.
O rüyalar yoluyla psikanaliz yapan bir akademisyen.
Ve
 tabii bu analizlerinin çoğu, doğru tahmin ettiniz, seks noktasında 
odaklanıyor. Kitaplarında ve seminerlerinde kadınlara, aynen Tao gibi, 
klitoristen uzak durmalarını salık veriyor.
Bütün amacı 
kadınların sağlıkları için enerjilerini doğru kullanmalarını sağlayacak 
yöntemler önermek. İnsanların daha mutlu olmasını sağlamak. 
O da
 mutlu görünüyor, üçüncü evliliğini sürdürüyor, 62 yaşında ve bir 
yaşında şahane bir kızı var. Evi ve ofisi aynı apartman katında, 
karşılıklı dairelerde. Ve tahmin edemeyeceğiniz kadar danışanı var. Daha
 fazlasını da istemiyor zaten, günde ancak üç kişiye hizmet verebiliyor.
Son olarak, ne zaman arasanız telefona çıkan kişi şöyle diyor:
 ‘‘Nusret Bey meşgul şimdi. Görüşemezsiniz. Bir danışanıyla alt beyin çalışması yapıyor...''
HAMİŞ:
 Çok takdir edersiniz ki, ben ne psikoloğum ne psikaytr ne de 
psikanalist. Bir gazeteci olarak farklı bir psikiyatrla sizi karşı 
karşıya getiriyorum. O anlatıyor, siz dinliyorsunuz. Doğru yanlış 
kararını siz veriyorsunz. İtirazınız varsa, siz ediyoruz. Ben vazifesini
 yapmış insanların mutluluğu içinde evime gidiyorum. Ve siz iyi günler 
diliyorum.
HAMİŞ 2: Yine takdir edersiniz ki, bu röportaj burada bitmiyor. Nusret Bey çok konuşuyor, yer kalmıyor, devamı yarına oluyor...
Siz Türkiye'nin Freud'u musunuz?
- Hayır.
Jung'u musunuz?
- Hayır.
Sizin dışınızda insanların sizi böyle değerlendirmesinden utanıyor musunuz, gurur mu duyuyorsunuz?
- Valla, ben kendimi başkalarının gözünde aramaktan vazgeçeli epey zaman oldu.
Diğer hekimler gibi ‘‘normal'' bir böbrekle uğraşmak yerine neden 
‘‘normal olmayan'' bir kafanın sorunlarına gömülmeyi tercih ettiniz?
-
 Siz de ‘‘İçimdeki ben kim?'' diyorsunuz. Ben de. 62 yaşındayım ama 
henüz bilmiyorum. Megalomanlık edip ‘‘Ben her şeyi biliyorum'' da 
demiyorum. Ama ‘‘içimdeki ben'' merak uyandırıyor bende, keşfetmeye 
öğrenmeye ve keşfetmek isteyenlere yardımcı olmaya çalışıyorum.
Piskiyatride neden psikanalizi tercih ettiniz?
-
 Çünkü ancak psikanaliz ‘‘içinizdeki ben''e ulaşmanın yollarını gösterir
 size. ‘‘Üstteki ben''le uğraşmak, sportif psikoterapidir. Akıllı olan 
her insan bir arkadaşına destekleyici psikoterapiyi yapabilir: ‘‘Takma 
kafaya, geçer bunlar, üzülme.'' Ama derdiniz ‘‘içinizdeki ben''se 
başlangıç psikanalizdir.
Neden rüya analizlerine yöneldiniz? Özel bir sebebi var mıydı? Sonucu daha mı sağlam, daha mı garantili?
-
 Elbette. Anne rahmindeki o kurbağa lavrası halimizi gözümüzün önüne 
getirelim. Üst beyin, yani korteks oluşmamış o zaman. 0-2 yaş bebeklik 
döneminde de yok. Zaten temel öğreti şudur: Üst beynin oluşmadığı, yani 
anne rahmindeki 9 ay 10 gün; çalışmadığı, yani 0-2 yaşa bebeklik dönemi;
 silindiği, yani sarhoşluk ve duygusal şok dönemleri; devre dışı 
kaldığı, yani uyku ve narkoz dönemlerinde, bu kurbağa lavrası korunmasız
 kalır. Ve çevredeki bütün negatif davranış ve enerjileri bir bilgisayar
 gibi kaydetmeye başlar. Dolayısıyla: ‘‘Anlat bana hayat hikayeni, seni 
düzelteyim'' acemi bir metottur. Bana niye anlatıyorsun ki? Git bir 
arkadaşına anlat sabaha kadar. Ancak rüyalarla o takıntılara ait 
mesajlar yakalanır. O alt beyin denilen sistemdeki negatif ve sağlıksız 
kayıtlar masanın üstüne çıkabilir. Tabii rüyalarınızı anlattığınız 
gerçekten bir ‘‘anlayan''sa bu gerçekleşebilir...
YILAN DEYİP GEÇMEYİN!
Rüya,
 beynin üç ayrı katmanından gelebilir. Yılanı ele alalım mesela. Bahçede
 yılan gördünüz, korktunuz, rüyanızda yılan görürsünüz. Bu bir üst beyin
 rüyasıdır, analiz değeri yoktur. Şuuraltı rüyalarında yılan penistir. 
Alt beynin derinliklerinden gelen rüyalarda ise yılan iyileştirici 
güçtür. Yani rüyalarınızı ayrıntılı olarak yazmazsanız, beynin hangi 
katmanından geldiğini anlayabilmemiz mümkün değildir...
05 Nisan 2004 - Hürriyet (Devamı)
Ah o kurbağa larvası
Doç. Nusret Kaya röportajına dün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Hatırlatmama gerek var mı? 
İstanbul Tıp Fakültesi mezunu, 4 yıl GATA'da Psikiyatr Kliniği'nde 
çalışıyor, ardından ABD'ye master'a gidiyor, sonra tekrar GATA'ya 
dönüyor, profesör olmasına ramak kala da oradan ayrılıyor. Doç. Nusret 
Kaya, kendini kitaplarına adamış bir psikaytr. Psikoestetik, Sezgiler ve
 Takıntılar ve İyileşme Kitabı adında çok satan kitapları var. Bir de 
her gün cebinde rüyalarıyla gelen sayısız ‘‘danışan''ı...
 Neden 
kedilerle uyumamak gerekiyor? Ben ÅŸimdiye kadar uyudum, zaten sizin 
yasakladığınız diğer şeyleri de büyük bir zevkle yaptım. Farkında 
olmadan bende ne tür takıntılar, sorunlar birikmiş olabilir mi?
-
 Kedi şehvetli bir mahluk olduğu için kadında klitoris kamçısıdır. 
Cinsel kimlik karmaşıklığı yaratıyor. Kediyle uyumayın yani! Kedi 
ÅŸehvetlidir...
  Şehvet, kötü bir şey midir?
-
 Değildir, ben zaten hayvan düşmanı da değilim. Size sağlıklı olanı 
anlatmaya çalışıyorum. Dışarıda tamam ama yatak odanıza sokmayın...
 Küçük bir çocuğun poposunu sevgiyle ısırmakta, sıkıştırmakta ne var, o kahkahayla gülerken... Siz buna da karşısınız!
- KurbaÄŸa
 larvasının alt ucunda, eğer söz konusu bir erkek çocuksa, erken anüs 
etkisine sebep olursunuz. Yüzde 99 maço olur. Ters enerjiye sebep 
oldunuz, onu nötrolize etmek için horoz gibi davranmaya başlayacak...
 Bir erkek çocuğunu 5 yaşında sünnet ettirmenin ne gibi bir zararı var? 
‘‘Ya 2 yaş altında, ya 9 yaş üstünde'' diyorsunuz. Siz de amma çok kural
 koyuyorsunuz!
- 5 yaşında kastrasyon korkusuna sert darbe 
almış olur, vaktiyle poposu da öpüldüğü için anüs de devrede, bir de 
pipiye darbe aldı, maçoluk kaçınılmaz! Yahudilerde olduğu gibi doğar 
doğmaz yapmak en sağlıklısı.
 Bir kadının bir erkeğe nasıl 
hitap ettiğinin seksle alakası nereden kaynaklanıyor? Yüzde 100 böyle 
midir? ‘‘Vajinal orgazmı adam gibi bilmeyen kadın, ‘‘bebeğim, çocuğum'' 
der, sadece vajinal orgazmı yaşayabilen ‘erkeğim' der'' diyorsunuz. Bu 
biraz komik deÄŸil mi?
- Hayır değil Bence siz hepsini birden söylüyorsunuz çünkü hepsini birden yaşıyorsunuz!
  E bunun neresi kötü? İnsanın sevdiği adama neden ‘‘Bebeğim'' dememesi gerekiyor!
- Biz erkeklerden söz ettiğimiz zaman kurbağa larvasının alt ucunda...
  Yine mi o kurbağa larvası!
-
 Bizler, ‘‘yürüyen rahim'' halindeki annelerimizin rahim enerjisinden 
kurtulma çabasındayken, vajinayı öğretemediğimiz karılarımızın, 
sevgililerimizin, metreslerimizin rahim etkisine girer, hayat boyu bebek
 kalırız. Ancak, adam gibi vajinal orgazm yaşayan bir kadın erkeğini 
büyütür. O kadın da erkeğine ‘‘Bebeğim'' demez!
 Neden ‘‘haberci rüya'' olmaz?
- Benim elimde yok. Yazılı dosyam var. 14 bin civarında yazılı rüya var. Hiç haberci rüya yok.
 Rüyada en belirgin, penis, vajina, klitoris simgeleri neler?
- Uzun
 olan objeler, kalem, sigara, cep telefonu vesaire genelde basit 
analizlerde penisi simgeler. Yuvarlak mücevherler, çiçekler, minik 
vazolar, ufak fincanlar, kaseler vajina simgeleridir. Kadın, rüyasında 
kendisinin sürekli penise benzeyen simgeleri kullandığını görüyorsa, 
elinde kalem var mesela, vajina yerine klitoris devrededir.
  ‘‘Klitoris kızları'' ne tür rüyalar görür? ‘‘Vajina kızları'' ne tür rüyalar görür?
- Böyle bir genelleme yapılamaz...
 İyi ama ‘‘vajina kızları'' sizin deyiminiz, siz böyle bir genelleme yapıyorsunuz...
-
 Daha az takıntılı ve daha sağlıklı rüyalar görenler ‘‘vajina 
kızları''dır. Onlar daha doğal, daha yeşillikli rüyalar görürler. 
Öbürlerinki karamsar. Takipler, cinayetler, kanlar manlar görürler...
  Peki rüyada yüksek bir yerden düşme neyi ifade eder?
- Git annenle bir konuş diyoruz: ‘‘Sana hamileyken düşük korkusu yaşamış mı?'' Sıklıkla çıkıyor.
  Siz erkek mastürbasyonuna da karşı mısınız?
- ‘‘Sperm
 cimrisi'' olmayı savunduğum için evet. Tıbbiye veya üniversite 
öğrencisiyse diyorum ki: ‘‘Bak onlara mikroskop altında. Yaşıyor onlar. 
Kımıl kımıl 30- 40    milyon canlıyı sokağa atıyorsun sen.'' Bir de 
acayip protein kaybı...
  Sizin hayattaki amacınız nedir?
- Bilgiyi paylaÅŸmak.
  Bilginizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ediyorum, ama ben pek 
çok fikrinize katılmıyorum! Gitmeden bir rüyamı anlatayım da bari bir 
rüya analizi yapın?
- Anlat bakalım, dinliyorum...